3 Şubat 2009 Salı

Oldu Mu...

“Deniz” gibi bir kadına aşık olmalı insan... Dinginliği hayat katmalı insana, huzur vermeli... İnsanın umurunda olmamalı dünya O’nun yanında... Vız gelmeli her ne geliyorsa, tırıs gitmeli...

İnsan bilmeli derinliklerinde ne gizemler sakladığını o denizin, çözmek için can atmalı... Her gizemde ayrı bir güzelliği bulacağına inanmalı. En uzakta, ufuk çizgisinin eriştiği yerlerde aramalı, tüm enginliğini hissetmeli içinde, sonra bir bakmalı ki yanı başında... İnsanın kalbine bir meltem getirmeli o deniz, tüm ciğerlerini doldurmalı kokusu... Tüm yollar denize çıkmalı... O’nun sesiyle uyanmalı güne, gece onun sesiyle dalmalı uykuya... O’nunla birlikte keşfedilmeli gökyüzü, güneşin batışı, deniz kuşlarının haykırışları...

Her gördüğünde O’nu, yakamozlar menevleşmeli içinde... Gözlerin kamaşmalı, gözlerini alamamalısın... Sadece gözlerinle değil, herşeyinle, tüm mevcudiyetinle kalmalısın O’nda... Baktı mı sana yemyeşil bakmalı, bembeyaz dalgalar gibi gülümsemeli sana...

Bilmeli insan, ne fırtınalar gizlediğini içinde... Hayatı nasıl seviyorsan, öyle sevmelisin onu da, herşeyiyle, tüm süprizleriyle... O fırtınalarda öleceğini bilmeli insan, işte sırf bu yüzden, girip o fırtınaların tam ortasına, ölmeli...

Nasıl aşık olunduysa herhangi bir kadına, O’na da öyle aşık olunmalı, bir anda, hiç beklenmedik bir şekilde, aklının ucundan dahi geçmeyen bir zamanda... Gittiği her yerde O’na geri döneceğini bilmenin heyecanı olmalı insanın içinde... Yüzünün her metrekaresinde tuzu ve tam orta yerinde kalbinin, lekesi kalmalı... O’nsuz yaşayamamalısın...

İlkayCeyhan
03 Şubat 2009
İstanbul